00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
SESLİ HABER
07:30
9 dk
SESLİ HABER
08:29
2 dk
HABERLER
11:00
6 dk
HABERLER
12:00
6 dk
HABERLER
13:00
5 dk
HAFTA SONU HALLERI
13:06
114 dk
HABERLER
15:00
5 dk
HABERLER
16:00
6 dk
HABERLER
17:00
7 dk
HABERLER
18:00
8 dk
SESLİ HABER
10:27
9 dk
HABERLER
11:00
5 dk
HABERLER
12:00
5 dk
HABERLER
13:00
5 dk
HAFTA SONU HALLERI
13:06
114 dk
HABERLER
15:00
6 dk
HABERLER
16:00
5 dk
HABERLER
17:00
5 dk
HABERLER
18:00
6 dk
SESLİ HABER
75 yıllık mutluluk araştırmasında ulaşılan 5 kritik sonuç
20:38
4 dk
SESLİ HABER
Öğretmenlere yönelik yeni disiplin hükümleri geliyor
20:49
3 dk
TARİHTE BUGÜN
Atatürk bağımsızlık ateşini nasıl yaktı?
21:01
23 dk
SESLİ HABER
Sovyetler Birliği, ABD'nin ne yaptığını önceden biliyordu
21:31
2 dk
SESLİ HABER
Ekmeleddin İhsanoğlu’ndan yıllar sonra gelen ‘Bahçeli’ açıklaması
21:40
4 dk
SESLİ HABER
AB’den Filistin itirafı
21:51
2 dk
SESLİ HABER
İngiliz uzman: Ukrayna, Rusya’yı engellemeye çalışırken 2 uçaksavar kaybetti
22:04
2 dk
SESLİ HABER
UEFA'dan EURO 2024 için yeni kural
22:19
4 dk
SESLİ HABER
TÜİK istatistiklerle aile raporunu açıkladı
22:28
10 dk
SESLİ HABER
Rusya ve Çin: ABD'nin çabalarından endişe duyuyoruz
22:51
3 dk
SESLİ HABER
Korkutan tablo: Uyuşturucu ve silah kaynaklı 100 bin çocuk ebeveynlerinden birini kaybetti
23:06
5 dk
DünBugün
Geri dön
Adana107.4
Adana107.4
Ankara96.2
Antalya104.8
Bursa101.4
Çanakkale107.2
Diyarbakır89.6
Gaziantep104.3
Hatay106.1
İstanbul97.8
İzmir91.0
Kahramanmaraş92.3
Kayseri105.5
Kocaeli90.2
Konya88.6
Malatya106.0
Manisa101.0
Mardin92.2
Ordu99.6
Sakarya90.2
Samsun107.7
Sivas104.2
Şanlıurfa95.3
Trabzon102.4
Van88.0
 - Sputnik Türkiye, 1920
EKSEN
Ceyda Karan’ın hazırladığı Eksen’de her gün dünyanın farklı bölgelerine dair gelişmeler masaya yatırılıyor.

‘Yani İsrail, İran’a saldırmadan önce, savaşı İsrail’in içine taşımış oldular’

Ceyda Karan'la Eksen
Abone ol
Prof. Mehmet Yuva’ya göre, Netanyahu ve hükümetinin İran ve İran yanlısı gruplara yönelik kapsamlı bir savaş projesi var. İran öncülüğünde Direniş Hattı’nın da kendi hamlelerini yaptığını söyleyen Yuva, Biden’ın ziyaretinin amacının bu projeyi frenlemek olduğu yorumunda bulundu.
Hamas öncülüğündeki Filistinli grupların İsrail saldırıları ve Netanyahu hükümetinin ağır misillemesi, Gazze Şeridi’nde insani krizi giderek derinleştirirken, 1800’lü yılların sonlarında kurulmuş Baptist El Ehli hastanesinin vurulması son damla oldu. Filistinli kaynaklar ve Arap medyası hastaneye sığınmış kadın ve çocuklar ve yaralıların bulunduğu kurumun hemen yanındaki otoparkta patlayan bombanın sonucu olarak en az 500 kişinin hayatını yitirdiğini söylüyor. İsrail ise katliama İslami Cihad’ın İsrail’e attığı füzenin hata sonucu düşmesinin yol açtığını iddia ediyor. Katliama yol açan bombanın büyüklüğü, İsrail ordusunun yalanlama çabaları sırasında sarf ettiği çabalar ve anlatı değişiklikleri dünya kamuoyunda ikna edici bulunmuş görünmüyor.
El Ehli katliamı, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’in İsrail’in Gazze’ye kara harekatını hazırlama amaçlı olduğu anlaşılan ve sonuçsuz kalan Ortadoğu’daki mekik diplomasisinin ardından Başkan Joe Biden’ın bölgeye hareketiyle eşzamanlı gerçekleşti. Katliam nedeniyle Filistin Özerk Yönetimi lideri Mahmut Abbas, Ürdün Kralı 2. Abdullah ve Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah El-Sisi, Amman’da Biden ile yapacakları dörtlü zirveyi iptal etti. ABD yönetimi ilan edilen 3 günlük yas nedeniyle ‘ortak karar verildiğini’ öne sürdü.
Bu olay öncesinde de Amerikan diplomasisinin özellikle Ürdün ve Mısır yönetimlerini Gazze’den 1 milyondan fazla insanı almaya ikna edemediği anlaşılıyor. Kral Abdullah da El Sisi de Filistinlileri Sina bölgesine yerleştirecek şekilde göçe zorlayacak bir girişimi kabul etmediklerini açıkça dile getirdiler.
Biden’ın İsrail ziyareti ve Netanyahu’ya tam desteği eşliğinde gelişmeleri, Lübnan Hizbullah’ı ve İran’ı da kapsayabilecek bir savaş riskini Prof. Mehmet Yuva ile konuştuk:

‘Savaşlarda en büyük zaiyat her zaman olduğu gibi kadınların, çocukların, yaşlıların hanesine yazılıyor’

Prof. Mehmet Yuva’ya göre El Ehli hastanesindeki katliam, bir insanlık dramı. İsrail içindeki Siyonist kliğin nefret söylemlerinin önünü açtığı görüşündeki Yuva, bunun son çatışmalara yansımasının televizyonlarda net bir şekilde görüldüğünü söyledi:
“Türkiye’nin ve dünyanın başı sağolsun öncelikle. Savaşlarda en büyük zaiat her zaman olduğu gibi kadınların, çocukların, yaşlıların hanesine yazılıyor. Şüphesiz hastanenin vurulmasından sonra ortaya çıkan tablo, insan olan herkesi çok derinden yaraladı. Üzücü bir tablo. Korkunç bir tablo. Bu tablo da bildiğimiz Netanyahu nizamının ve birlikte yönettiği İsrail devletinin zihniyetinin dışavurumudur. Zira İsrail okullarında, yıllardır eğitim müfredatında, kendi çocuklarını, Müslüman Arap öldürmenin ne kadar olağan ve normal olduğunu dikte eden bir eğitim sistemi var. Bunun dışında İsrail televizyonlarını seyrediyorum. Yoldan geçen askerlere ‘Sadece teröristleri katletmeyin, bütün Filistinlileri; analarını babalarını çocuklarını da katledin’ sloganları altında sınıra giden askeri konvoylar görüyorum.
Yetkililerin açıklamalarına baktığınızda, ‘Gazze’ye nükleer bomba dahil her şeyi gönderin, yok edin’ diyorlar. Bakanlar düzeyinde ve Knesset’te mevcut olan birçok kesimden... Yani barbarlığı, vahşeti andıran bu tür açıklamaları duymak, İsrail’in zihniyetini ve genel karakterini anlamak açısından önemli. BM tanımlamasına binaen de aslında Siyonizm uzun yıllar bir Apartheid rejimi olarak kabul etti. Ancak BM, İsrail’in ABD üzerindeki nüfuzu sayesinde bu kararı kaldırdı. Yani Güney Afrika’da şahit olduğumuz o ayrımcı, ırkçı, siyahilere hiçbir zaman insan gözüyle bakmayan zihniyetin, İsrail’de de mevcut olduğunu görüyoruz. Başka bir önemli husus var: İsraillilerin, yani Siyonist İsraillilerin, kendileri dışında kalan tüm toplumlara bakış açısı olarak kendilerini Tanrı’nın seçkin topluluğu oldukları, bu toprakların kendilerine vaadedildiği, yeryüzünde Tanrı’yı kendilerinin temsil ettiği, kendileri dışında kalanların insan suretinde hayvanlar olduğu, bütün alemi aslında kendilerine hizmet etsinler, canları malları ona helal olsun şeklinde teklinler var. Okullarda çocuklara sorulan ‘Büyüyünce ne olacaksın’ sorusuna gelen ‘Müslüman öldüreceğim, Arap öldüreceğim’” açıklamaları var.”

‘Siyonist zihniyet, en büyük zulmü Musevilere yapmaktadır’

Prof. Dr. Mehmet Yuva’ya göre, Siyonist zihniyet ve onun yarattığı düşmanca bakış açısı, en çok Musevilere zarar verirken, sadece belirli bir zümrenin çıkarlarına hizmet ediyor:
“Bunun dışında önemli bir husus var. Ben aslen aslen Hataylı olarak Musevilerle Ermenilerle birlikte büyüdüm. Hiçbir zaman dininden ırkından dolayı başkalarına karşı tavır alan insanlar değiliz. Avi Shlaim diye çok meşhur, İsrail ve İngiliz vatandaşı, aslında bir Bağdatlı Musevi olan çok önemli bir tarih profesörü var. Şöyle bir ifadesi bulunuyor: ‘Siyonist zihniyet, en büyük zulmü Musevilere yapmaktadır.’ Özellikle Falaşa Yahudilerinin, yani Etiyopya’dan gelen siyahi Yahudilerin, İsrail tarafından 1970’li yılların ortalarına kadar Yahudi kabul edilmedikleri biliniyor. Falaşa gibi siyah Yahudilere, Arap Yahudilerine, Yemen’den gelen Yahudilere, yani Avrupa’dan gelenlere kıyasla bu coğrafyada, ister Türk ister Fars diyarında yaşayan Musevilerin, İsrail’de ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmeleri… Avrupa’dan gelen bu topluluğun kendilerine nasıl davrandıklarını bu coğrafyanın Musevileri anlatmaktadır.”

‘Kullanılan dini motifler, tarihsel örnekler toplumu radikalize etmek için’

İsrail-Arap geriliminin teolojik veya tarihi sebepleriyle anlatılabileceğini ancak maddi, ekonomik ve siyasi boyutlarının önemli olduğunu belirten Yuva, din meselesinin toplumun radikalize edilmesi için kullanıldığı değerlendirmesinde bulundu:
“İkinci önemli bir husus; mevcut kavgayı dini motiflerle, teolojik sebeplerle, tarihi sebepleriyle. çok rahat anlatabilirsiniz. Ancak bu kavganın bir maddi, bir ekonomik, bir siyasi ve güvenlik boyutu var. Kullanılan dini motifler ve tarihten verilen örnekler, sadece kendi toplumlarını radikalize etmek, savaştıkları düşman belledikleri diğer toplumlara karşı konsolide etmek için bahaneler olarak görüyorum. Değilse Netanyahu dindar olsa ne yazar? IŞİD istediği kadar namaz kılsın, alnı secdeden kalkmasın. ‘İslam’ı temsil ediyorum’ bahanesi ile en büyük zararı Müslümanlara verdi. Katliamlarının çoğunu Müslümanlara yaptı. Ben bu zihniyetten bahsediyordum. Bu zihniyet sadece Netanyahu hükümetinin suistimal ettiği ve kendi siyasi çıkarları için, bir zümrenin ekonomik maslahatları için kulladığını ifade etmek için...”

‘Biden’ın apar topar savaş koşullarında İsrail’i ziyareti, Netanyahu’yu frenlemek için’

Mehmet Yuva’ya göre, Biden’ın İsrail ziyaretindeki asıl amaç, Netanyahu hükümetini savaşı büyütmemek ve bu ılımlı çizgiye geçmeleri konusunda ikna etmek.:
“Joe Biden’ın ziyaretini sadece İsrail’e ve Netanyahu’ya destek olarak okursak çok büyük bir yanılgı içinde oluruz. Bence apar topar savaş koşullarında İsrail’i ziyareti, Netanyahu’yu frenlemek içindir. Netanyahu’nun bir çılgınlığa, yani İran’ı ve bölge ülkelerini çekerek savaşı yaymasına engel olmak için bir ikna ziyaretidir. Bunu nereden biliyoruz? Hem ABD yetkililerinin ziyaret öncesinde hem de Biden’ın oraya vardıktan sonra yaptığı açıklamalarını dikkatlice okuyun. Diyorlar ki ‘Biz buraya şüphesiz İsrail ile dayanışmamızı göstermek için geldik ama İsrailli dostlarımıza dostane çerçevede, zorlamadan, dayatmadan, bazı telkinlerde bulunmaya geldik. Bazı soruların cevaplarını almaya geldik’.”

‘İsrail’e normalleşme karşılığında Filistin meselesinde adım atma önerildi, Netahyahu’ya ciddi baskı kuruldu’

Yuva, bunda ABD’nin Netanyahu’nun kafasında olan çatışmaya hazır olmaması da etkili. Yuva, Hamas baskını ve Gazze savaşı öncesinde İsrail’in Suudi Arabistan’la barıştırılması ve Hintistan’dan Avrupa’ya uzanan koridor üzerinden yürütülen planlamalara dikkat çekerken, bunun bir ayağının da İsrail içerisinde Netanyahu’ya ‘yargı reformu’ meselesi üzerinden baskıyı içerdiğini dile getirdi:
“ABD; Netanyahu’nun kafasında olan, bölgesel savaşa hazır değil. ABD ve İngiltere’de bir kesim Gazze meselesinden önce, İsrail’e önemli bir alternatif sundu. Yani İsrail’in varlığının daim ve sürdürülebilir olması açısından, çıkarına hizmet etmesi açısından bir alternatif sunuldu. O alternatif şuydu: İsrail’in normalleşmesi ve ılımlaşması, bu süreçte Türkiye ile ilişkilerini yeniden düzene koyması ve Suudi Arabistan başta olmak üzere Arap devletleriyle, Körfez şeyhleriyle normalleşme. Ve İsrail-Çin ilişkileri, ticari boyutuna bakınca normal ve iyi gitmekte. Öbür taraftan Hindistan ve İsrail ilişkileri, Modi hükümeti sayesinde ilerleme gösterdi. Zaten çevre ülkelere bakınca Irak-Lübnan-Suriye’nin durumu ortada. Berbat bir ekonomik durum var. İsrail ekonomi ve ticaret olarak, özellikle Suriye’ye dayatılan bu uluslararası terör savaşından sonra çok daha rahatladı ve zenginleşti. Bunu sürdürmek, bu şekilde İsrail’in Suudi Arabistan’la normalleşmesi sonrası, özellikle Hindistan-BAE-İsrail merkezli Avrupa’ya düşünülen ekonomik koridorun İsrail’e getireceği yararlar var. Ekonomik olarak İsrail’in daha güçlü ve zengin hale gelmesi ve buna karşılık İsrail’in ilişkilerinin normalleşmesi.
Buna karşılık Suudi Arabistan’ın bu adımı atmak için talep ettiği, İsrail’in bu çerçevede Filistin’e haklarını vermesi var. Suudi Arabistan, İsrail’den ‘Filistin devletini tanı’ dedi ama Suudi Arabistan, ‘tüm toprakları ver, 5 milyon Filistinliyi tekrar kabul et’ dayatmasında da değil. Ama İsrail, resmi olarak Filistin’i tanıyacak, en azından Doğu Kudüs’te Filistin devletinin resmi büroları olacak, dışarıdan gelen diplomatik yetkilileri karşılayabilecek, Gazze’nin deniz güzergahını açacak, Batı Şeria’ya doğrudan uçuşlar başlayacak vs. İsrail bu adımları karşıladığı takdirde Suudi Arabistan da o adımı atmaya hazır görünüyordu. En azından İslam dünyası olarak normalleşme adımı atıldı ama Filistinlilere hakları verildi diyebilirlerdi. Ama İsrail’de bir kesim ve uluslararası platformda da bu projeyi destekleyen bir grup, Netanyahu üzerinde de ciddi bir baskı kurmaya başladılar. İşte sokaklara döküldüler. Bu sadece yargı reformuyla, Netanyahu’nun kendisini yargı reformuyla kurtarmasıyla, ‘tekelci hegemonya kuruyor vs.’ ile izah edilmez. Bu önemli bir faktör ve özellikle o projenin pazarlanması için çok geçerli bir çerçeve. Ama işin arka planında az önce anlattıklarım var.”

‘İran’ı hedef alan bir savaş halinde Pasifik’e kadar yayılma riski var’

Netanyahu ve İsrail’in Filistinle ilgili adımlar eşliğinde normalleşmesini destekleyenlerin yanı sıra bir büyük savaşın patlaması ve yayılmasından yana olanların da bulunduğunu belirten Prof. Yuva, Netanyahu’nun ve temsil ettiği grubun İran’ı hedef alan bir savaş başlatması durumunda bunun Pasifik’e kadar yansımalarına dikkat çekti:
“Barışçıl çözümle yani İsrail’in siyasi ilişkilerinin normalleşmesi, varlığının bu şekilde devam etmesi, buna uygun bir siyasi karakterin sahneye çıkması ve genel olarak İsrail’de bunu kabul edecek bir kesimin var olması gerekir. Piyasada hala Netanyahu veya Netanyahu’nun birlikte hareket ettiği zihniyet sadece İsrail ile ilgili değil. Yani sadece bazı askeri kesimlerin temsil ettiği, savaş yanlıları grubundan bahsetmiyoruz. Uluslararası platformda da o barış projesini destekleyen, normalleşmenin İsrail’in yararına olacağını söyleyen, bu şartlarda bir savaşa girilmesi halinde savaşın İran ile sınırlı kalmayacağı, o saldırının ekonomik olarak Çin’e savaş ilanı manasına geleceği, böylece Çin’in eli kolu bağlı kalmayacağı, bu savaşın belki Pasifik’e kadar sıçrayabileceği bir durum var. Buna mukabil Rusya’nın Ukrayna’da ne yapacağı, Rusya’nın Çin ile ilişkilerine bakarak tavrı ne olacağı da önemli. Yani böyle büyük bir savaşı göze alamayan ve birinci anlattığım projeyi destekleyen kesimlerin yanında, bu savaşın kendilerine yarar getirebileceği, bu savaş sayesinde işte silah sanayisi sektörünün daha da zenginleşeceği, petrolün artacak fiyatları üzerinden daha önemli gelir kaynakları elde edebilecekleri veya siyaseten tükenmiş bu kesimin, siyaset ve ekonomi ile devletleri dize getiremediği için savaş politikaları ile devletleri zayıflatma seçeneği de var. Netanyahu ve hükümeti bu seçenekten yana görünüyor.”

‘Yani İsrail, İran’a saldırmadan önce, savaşı İsrail’in içine taşımış oldular’

Prof. Yuva, İran’ın ise Netanyahu ve onun zihniyetini paylaşan kesimin İran’a yönelik hazırlığının farkında olarak hareket ettiği görüşünde. Yuva, İsrail’in İran’la kapışması öncesinde Gazze’den gelecek tehdidi ve kuzeyde Hizbullah tehdidini aza indirmeyi hedeflediğini belirtirken, İran öncülüğündeki direniş hattının da ‘savaşı İran’a gelmeden İsrail’e taşıdıkları’ değerlendirmesinde bulundu:
“Şimdi İran’la ilgili boyutu şudur: İran, özellikle bu savaş projesini isteyen Netanyahu zihniyetindeki kesimin, İran’a yönelik planları ve saldırı hazırlığı içinde olduğunu görüyor ve biliyor. ‘Sihir sihirbazı vurdu’ tabirinden hareket edecek olursak, bunu bilen ve gören İran, esas itibariyle bu savaşın İran’a karşı verilmesinden önce, İsrail’in İran’a saldırısını rahat bir ortamda yapamaması için, İsrail’in birincil tehdit gördüğü ve İran’la hareket eden direniş örgütlerini; Lübnan’daki Hizbullah’ı tasfiye ederek bu işe başlamak istediğini gördü. İsrail, eğer İran söz konusu olmayacaksa en azından Filistin’deki son iki parçayı da tasfiye ederek, Gazze’yi işgal edip boşaltarak, en azından kuzey Gazze’yi boşaltarak iki şeyi yapmaya çalıştı.
Bir, HAMAS’ın elindeki füzelerin nereyi vurabileceği İsrail tarafından az buçuk biliniyor. HAMAS’ı Gazze’nin kuzeyinden güneye gitmeye zorlayarak aslında liman şehirlerinden uzak tutmaya çalışıyor. İran’a yönelik bir saldırı olduğunda, Gazze’den gelecek bu tehdidin en azından limanları tehdit etmemesi, öbür taraftan da Lübnan’ın güneyine yönelik daha büyük bir operasyon ile, bir İsrailli bakanın ifadesiyle ‘orayı küçük bir atom bombasıyla vurarak’, askeri olarak güvenlik altına alacak şekilde son büyük darbeyi ve son planı olan İran’a yönelik saldırıyı gündeme aldılar. Okuduğum kadarıyla İran bunu gördü ve okudu. İran, bu saldırı kendisine gelmeden, birlikte hareket ettiği gruplarla görüştü. Çünkü ağustos ayında Lübnan’da önemli bir toplantı oldu. Bu toplantıya Yemen’den, Filistin’den, Suriye’den ve İran’dan önemli askeri ve istihbarat yetkilileri katıldı. Yapılan toplantıyı aynı şekilde İsrail de takip etmekte ve görmektedir. İsrail buradaki toplantıda, İran’a yönelik bir saldırı olduğu takdirde, direniş örgütlerinin İran ile birlikte İsrail’e karşı hareket etmeleri ve askeri olarak saldırmalarının konuşulduğu ve planlandığını düşündü.
Dış İlişkiler Konseyi’ndeki ‘büyük akıl’ okunduğunda, İsrail’in istihbarat zaafiyeti, aslında İran’a saldırı yapıldığında bu örgütlerin harekete geçecekleri, Gazze’den gelen saldırının İsrail’i şoka uğrattığı ve bir sürpriz olduğunu kendileri dile getiriyorlar. Bu sebeple İran, Gazze’den İsrail’e bu saldırı sonrasında, savaşı İsrail’in içine taşımış oldu. Yani İsrail, İran’a saldırmadan önce, savaş İsrail’in içine taşınmış oldu.
İsrail’in Gazze’yi bu hale getirebileceğini bütün taraflar görüyor ve biliyorlardı. Vahşetini ve barbarlığını da biliyorlar. Ama her barbarlıktan, her katliamdan sonra dünya kamuoyunun da İsrail’e karşı tavır alacağının hesabını yapıyorlar. Bu çerçevede okuduğumuz zaman İran ‘bakın bir taşla kaç kuş vurmuş’ oldu. İran, zaten HAMAS, Hizbullah ve Husiler ile birlikte hareket ettiği, bir savaşta hep birlikte İsrail’e karşı savaşılacağı, bu savaşın büyümesi halinde İran’ın da müdahil olacağı açıklamaları aslında İran’ın İsrail’e karşı kazandığı psikolojik üstünlüğe de işaret etmektedir.”

‘İsrail’in Suudi Arabistan ve Azerbaycan ilişkileri etkilendi’

Prof. Yuva, Gazze krizinin ilk sonuçlarını da şöyle değerlendirdi:
“Bakın bir, Suudi Arabistan ve İsrail ilişkileri askıya alındı. İki, Azerbaycan ve İsrail ilişkileri o kadar önemli olmasına rağmen Azerbaycan toplumu en azından bu aşamada İsrail ile bir dayanışma içinde olmayı kabul edemiyor. Üç, ABD bu tabloyu çok iyi gördü, çok iyi okuyor. ABD’nin böyle bir savaşa hazır olmadığını Biden hükümeti de iyi bilmektedir. Biden’ın ziyareti, Netanyahu’nun bu savaş projesini hayata geçirmemesi için bir ikna turudur. Eğer öyle bir savaş olursa bedelini ödeyecek olan Netanyahu’dur.”
Haber akışı
0
Tartışmaya katılmak için
giriş yapın ya da kayıt olun
loader
Sohbetler
Заголовок открываемого материала